7 Ocak 2013 Pazartesi

Arda Kural şizofren değilmiş!
















Arda Kural

Güzel yüzlü, yetenekli genç (32) bir oyuncu Arda Kural milyonlarca genç kızın kalbinde taht kurdu. Hayranlarını 26 Aralık günü çok üzdü! Her şey, Kural'ın yakın bir arkadaşının, onu tanıyanlara attığı şu SMS'le ortaya çıktı: "Arda Kural, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne yatmıştır. Onun için manevi desteğinizi ve dualarınızı eksik etmeyin!" demesi üzerine ortalık birbirine girdi.   





Kural'ın bir süre önce bunalıma girdiği öğrenildi. Ünlü oyuncunun, son olarak maden ocağından çıkardığını iddia ettiği taşları bir kuyumcuya satmaya çalıştığı iddia edildi. Ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde tedavi altına alınan ünlü oyuncuya, şizofreni başlangıcı teşhisi konduğu söylentileri manşetlerde yerini buldu. Bunun gerçek olup olmadığını beklemek istedim. Nihayet rapor şizofren olmadığı yönünde bildirilince ben de bilgileri sizlerle paylaşmak istedim. Şizofren olduğu iddia edilen Arda Kural, yapılan tahliller sonucunda şizofren olmadığı, psiko-nevroz döneminde olduğu anlaşıldı. Arda kural K2 koğuşunda yatmaktadır. K2 koğuşu: Akıl hastalığı bulunan tutukluların cezalarını çektiği ve aynı zamanda tedavi gördüğü kapalı tür cezaevi. Yüksek duvarlar ve geniş güvenlik önlemleri ile korunan bu cezaevlerinde azılı katillerin de bulunduğu onlarca tutuklu bulunuyor. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi içerisinde de bu tip mahkumların kaldığı bir K2 koğuşu mevcut. Arda Kural’ın da burada yattığı öğrenildi.





Hollywood yıldızı Leonardo Di Caprio’ya benzerliğiyle ‘’yerli Leonardo’’adını aldı genç oyuncu.‘’ Emret Komutanım!’’ dizisiyle şöhretini ikiye katladı. Bunalıma giren oyuncunun, son olarak maden ocağından çıkardığını iddia ettiği taşları, bir kuyumcuya satmaya çalışınca polis tarafından tutuklandığı bildirildi.





Arda Kural





Kocaeli Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü’nü bitirdikten sonra oyunculuğa yönelen ve “Lise Defteri”, “Emret Komutanım” gibi dizilerde rol alan ‘Yerli Leonardo’ lakaplı oyuncu Kural’ın 3 yıl önce depresyona girdiği öğrenildi. Kural'ın annesi Arda'nın rahatsızlığı için yapımcı Faik Akıncı'yı suçlarken, Akıncı da Arda'nın annesine çok düşkün olduğunu, annesini kimseyle paylaşamadığını ve bu nedenle rahatsızlandığını dile getirdi.






26 Aralık tarihinde Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne yatırılan Kural için hastaneden bir yetkili “Evet, Arda Kural 5 gündür burada ve K2 servisimizde tedavi görüyor” açıklamasında bulundu, böylece de haberin doğruluğu açıklığa kavuştu. Geçtiğimiz günlerde konuya ilişkin konuşan Kural’ın annesi Gülnur Kural ise yapımcı Faik Akıncı’ya hedef alan sözler söyleyerek “Arda en son Kubilay filminde oynamıştı. Yapımcısından aşağı yukarı 22 bin dolar alacağı vardı ancak alamadı. Yapımcıyla yönetmenle çok büyük bir münakaşalara girdi.” demişti. Arda Kural’ın annesi Gülnur Kural: “Deniz kenarından topladığı çakıl taşlarına kafayı fena taktı, kuyumculara bile gösterdi. Kendi isteğiyle hastaneye yattı. Ziyaret ettiğimde bana yine taşlardan söz etti.” İsterseniz gelin annesinin ağzından basına aktardıklarına bir bakalım, Arda en son Kubilay filminde oynamıştı. Yapımcısından aşağı yukarı 22 bin dolar alacağı vardı ancak alamadı. Yapımcıyla yönetmenle çok büyük bir münakaşalara girdi. Oğlumun hayatında her şey üst üste geldi. Ortaköy’deki evini boşaltıp benim Büyükçekmece’deki evime taşındı. Arda’daki değişim 4 yıl önce başladı. Melek gibi oğlum gitti, sinirli, agresif bir insan geldi. Son filminden parasını da alamayınca daha da sinirli oldu. Hatta bir keresinde kardeşinin üzerine yürüdü ki bize çok düşkündür. O zaman ‘Hadi oğlum gel seni doktora götürelim’ dedim. Ama oğlum hastalığını kabul etmedi. Hatta bana “Sen hastasın anneciğim, sen şizofrensin’ dedi. 2-3 yıl önce de tamamen içine kapandı. Çok az konuşuyordu. Çok güzel iş teklifleri geliyordu ama kabul etmiyordu. Her şeyden kaçmaya başladı. Hastaneye yatırmak istedik, yine kabul etmedi. Son günlerde ise olmayan şeyleri oldu gibi göstermeye başladı. ‘Oğlum hayal mi kuruyorsun’ dediğimde “Hayır anne bunlar beynimden geçenler” diyordu. Sürekli ‘Bana kazık attılar, bunları mahvedeceğim’ diyordu. İlerleyen zamanlarda “Ben altın arayacağım, madenci olacağım” gibi şeyler söylemeye başladı. Son zamanlarda sahile inip, taş topluyordu. Evimiz Büyükçekmece’de, sahil kenarında. Hava almak için sahile inip, elinde taşlarla geliyordu. Taşların en güzellerini toplayıp, eve getirip bana “Anne bunlar altın olabilir mi?” diye soruyordu. Ben de ona ‘Oğlum bunlar taş, denizin dibinde altın olmaz’ diyordum. Oğlum ikna yeteneği çok yüksek bir çocuk. O taşların değerli olduğuna kendini öylesine inandırmış ki kimseye kulak asmıyordu. Hatta evimizin orada tanıdık kuyumculara taşları götürüp “Abi bunlar değerli olabilir mi” diye sormuş. Onlar da ‘Hayır Ardacığım, onlar taş’ diye karşılık vermiş. Geçen gün ziyaretine gittim. Sarıldı bana, konuştuk. İlk önce çok aklı başında, mantıklı konuştu. Aradan yarım saat geçti ki yine bana ‘Anne ben de taşlar var. Onları benim için saklar mısın’ dedi. Bildiğiniz çakıl taşlarından bahsediyor. Oğlum bir dönem alkol kullanıyordu ama 1 yıl önce bırakmıştı. Uyuşturucu testi de yaptılar, tahlilleri temiz çıktı. Hastaneye kendi isteğiyle yattı. Ömer diye çok samimi bir arkadaşı vardı o da çok uğraştı yatırmak için. Kız arkadaşları da Arda’daki değişimin farkındaydı. Onlar da bana ‘Arda’ya ne oldu’ dediler. Ama şunu söylemeliyim; Arda’ya şizofren teşhisi konulmadı. Doktoru bana psiko-nevroz dönemi dedi. İnşallah 2-3 aylık tedavi sonrası oğlum eski sağlığına kavuşacak dedi.






Kanaltürk’te yayınlanan “2.Sayfa” programına konuk olan yapımcı Faik Ahmet Akıncı; Arda Kural hakkında çarpıcı açıklamalarda bulunurken; Gülnur Kural’ın iddialarına da yanıt verdi. Aynı şekilde yapımcı Akıncı da açıklama yapmak zorunluluğu hissedip, kendini savunmak için:"Çekimler sırasında Arda birden kayboldu. Arda Kural'ı 3 ay sonra Çerkezköy'de bir pansiyonda içki şişelerinin arasında bulduk. Çök kötü dayak yemişti, yüzü göze dağılmıştı. Arda Kural'ı bu hale annesine olan aşırı düşkünlüğü getirdi. Annesini kimseyle paylaşamazdı. Annesinin başkasıyla evlenmesinden korkardı." Oyuncunun asla içki kullanmadığını da sözlerine ekleyen Faik Ahmet Akıncı, "Arda Kubilay filminde Ankara'da tek duble bile içki içmedi. Arda, Beypazarı'nda herkes bilir imamla beraber cami açar, namaz kılardı. Mesela ben ne zaman camiye gitsem Arda'da mutlaka camideydi. Arda'nın yaşadıkları bizimle ilgili bir sorun değildi. Arda'nın o dönem ekonomik bir sıkıntısı yoktu" diye konuştu.






Şimdi dedikoduyu bırakalım da bakalım Arda Kural kimmiş; Liseyi Yalova Endüstri Meslek Lisesi'nde okudu. Kocaeli Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü'nü bitirdi.2 yıl dramaturji ve sinema eleştirmenliği eğitimi aldı. Bu tiyatroda ve daha sonra kurduğu Siyah Oyuncular Tiyatrosu'nda kendi yazdığı Belirtisiz Nesneler, Ben Değil Kendim, Dokuz Köyden Kovulmak, Siyah Mizah ve Aşk gibi oyunlarda rol aldı. Kral TV’de VJ’lik yaptı. İlk olarak 1999’da Eyvah Kızım Büyüdü dizisinde Altay rolüyle kamera karşısına geçti ve bu dizide Leonardo Di Caprio'ya olan benzerliğiyle tanındı.


İkinci çıkışı ise 2003’te Lise Defteri dizisindeki Ediz rolüyle oldu. Son olarak, 2005'te Emret Komutanım dizisindeki Posta Ferit rolü ile geniş beğeni topladı. Verdiği röportajlarda Leonardo Di Caprio'ya benzerliğiyle tanınmasından rahatsız olduğunu belirten Kural, işinde en iyisi olmak istediğini ve canlandırmak istediği karakter'in Truva filmindeki Aşil karakteri olduğunu belirtti.






Hastalığı hakkında bilgilenelim diye eklemek zorunda olduğumu hissederek yazıma devam edeyim. Psiko-nevroz, şizofreniye göre hafif derecede olan akıl hastalıklarından birisidir. Eldeki teşhis imkanlarıyla gerek histoloji (doku ve hücreleri inceleyen bilim dalı), gerekse anatomi (insan vücudunun şekil ve yapısını dış görünüşü itibariyle inceleyen bilim dalı) alanında ilgili dokularda herhangi bir değişiklik tespit edilememesine rağmen, kendini açığa vuran fonksiyon bozukluklarıdır. Sinir sisteminde organik bir bozukluk olmadığı halde, ortaya çıkan psikolojik rahatsızlıktır. Gerçekle bağlantısı kopmayan, fakat kaygı düzeyi yüksek olan, insan münasebetlerinde çatışma eğilimleri ile ortaya çıkan ruhi rahatsızlık halidir. Fonksiyonel veya psikojen faktörlerin hakim olduğu, psiko-terapi veya psiko terapoytik destekle genelde kolay iyileştirilebilen küçük çapta davranış bozukluklarıdır. Türleri: 1.) Nevrasteni: Sinir bitkinliği, yorgunluk, halsizlik, uykusuzluk, kas ağrıları, mide şişkinliği, mide ağrısı ve kalp çarpıntıları gibi değişik emareleri olan bir ruh hastalığıdır. 2.) Histeri. 3.) Psikasteni: İrade kusuru ve endişeden dolayı ortaya çıkan bir hastalık. Çeşitleri: Obsesyon (Saplantı); Fobi; Mani.





Şizofreni; insanımızı ürküten, korkutan psikiyatrik bir hastalık. Bu arada üniversite yıllarımda böyle bir arkadaşım olmuştu, bu yüzden de bu hastalığın ne olduğunu bilirim. Çok da yetenekli bir gençti, artık konuya dönsem iyi olur. Kişinin düşüncelerini, hareketlerini, duygularını ve duygu ifadelerini bozan, başkalarıyla ilişkilerini ciddi şekilde zora sokan beyinden kaynaklanan rahatsızlıktır. Psikiyatri uzmanları tespit ve tedavi eder. Şizofreni hastaları, rahatsızlanmadan önceki hallerinde genellikle sessiz, arkadaşsız, yalnız ve genelde tuhaf kişiler olarak tanımlanırlar. İlk atak 18-25 yaş civarında, ciddi bir psikolojik stresle başlayabilir. Zekayla ilgili genelde ciddi sorunlar olmasa da bazı vakalarda düşünme ve soyutlama yeteneğinde zayıflama görülür. Hezeyanlar başlar, kişi dini, kültürü ve eğitimi ile ilişkili olarak normal kabul edilmeyecek düşüncelere inanır. Üstelik bu düşünceleri akıl ve gerçek delillerle çürüttüğünüz halde, inanmaya devam eder. Cam bardağın aslında çok değerli bir elmas olduğunu iddia etmek gibi gerçek dışı şeylere inanır. Halüsinasyonlar gelişir. Ağlayacağı yerde güler, güleceği yerde ağlar. Kendisini bile tanıyamaz. Heyecan, sıkıntı, kuşku, şüphecilik, hayattan zevk alamama, ilgisizlik, kayıtsızlık, dış görünüşte kendisini iyice bırakma halleri, bakımsızlık gibi durumlar artar. İnsanlardan kaçma, kendisini yalnızlığa itme, ilerleyen durumlarda kimseyle konuşmamanın yanında anlamsız kelimelerle anlamsız cümleler kurma; sürekli düşünce değiştirme, yavaş hareket etme, karar verme yetisini kaybetme, daireler çizer gibi hep aynı davranışlar etrafında yaşayıp durma temizliğin yerini belirgin bir pislik alışkanlığının alması, dengesiz davranışlar da görülebilir. Umarım Arda Kural’ın hastalığı gerçektende şizofreni değildir.






Dünyada çok ünlü şizofrenler var. Belki filmini seyretmişsinizdir ‘’ Akıl Oyunları’’ bu filme konu olan Nobel ödüllü matematikçi John Nash’dir. Nash, bir şizofrendir.Neyse Arda Kural tedavisini tamamlayıp aramıza geri döndüğünde umarım tekrar çok iyi bir çıkış yapar ve sevenlerine her şeyi unutturur. Arda Kural’a acil şifalar diliyorum!





Hayatta sağlığınızı kaybetmemeniz dileği ile…





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder